Need For Speed Shift İncelemesi

Kısa süreli bir zaman yolculuğuna ne dersiniz? Eğer biraz da olsa hevesiniz kabardıysa vakit kaybetmeden zaman makinenize atlayın, vitesi geriye takın ve hafızanızın o uçsuz bucaksız yollarında son sürat ilerleyin. 90’lı yıllara geldiğiniz zaman ayağınızı gaz pedalından çekin ve yavaşlamaya başlayın. “1995” tabelasını gördüğünüz anda fren pedalına abanın ve etrafınızı şöyle bir kolaçan edin. Bulmanız gereken şey bir oyun, bir yarış oyunu. “Need for Speed” (NFS) şeklindeki bir yazının ışıl ışıl parladığını fark ettiniz mi? Yaş meselesinden dolayı o kadar uzaklara gidemeyenler olacaktır ama onlar için de bir durak var. Bu kitlenin çok uzaklara gitmesine gerek yok, 2003 yılına kadar gitmeleri yeterli. Yine aynı yazı, aynı ihtişamla ortaya çıkacaktır ama bu sefer yazının sonunda “Underground” şeklinde bir ek olacaktır. Bundan sonrasını ise hepimiz biliyoruz: Underground 2, Most Wanted, Carbon, ProStreet, Undercover ve en nihayetinde Shift!

Az önce NFS tarihine Underground gibi bir durak yerleştirdim. Neden mi? Çünkü Underground ile birlikte NFS yarışları pistlerin dışına taşmış ve şehrin arka sokaklarına yayılmıştı; hatta NFS serisinin ikinci durağı olarak gösterebileceğim Most Wanted ve sonrasındaki oyunların birer hikayesi dahi vardı. Kısacası bu iki oyun, NFS tarihindeki dönüm noktaları oldu. Böylece Electronic Arts, bu efsane oyunu farklı bir kulvara taşımış oldu ama tilkiye kürkçü dükkanının yolu görünmüş olsa gerek ki NFS yarışları köklerine, yani yarış pistlerine geri döndü. Ne hikaye, ne arka sokaklar, ne de polisler... Shift ile birlikte artık NFS’de sadece yarış pistleri ve bütün ihtişamlarıyla lüks otomobiller var. Eh, kolları sıvayıp yeni bir NFS kariyeri yapmanın zamanı geldi sanırım.

Nefes nefese bir NFS daha!
Electronic Arts’ın alışık olduğumuz “Adam olun, hız yapmayın, hız yapacaksanız da tedbirinizi alın!” uyarısından sonra altımıza bir adet BMW 135I Coupé veriliyor ve kısa bir test turuyla Shift’teki kariyerimize başlıyoruz. Bu bölüm çok önemli; çünkü bu testin sonunda nasıl bir şoför olduğumuz ortaya çıkıyor ve oyun bize performansımızın sonucuna göre bir zorluk seviyesi tavsiye ediyor. Oyunun genel zorluk derecesi, yarışlarımız boyunca bize rehberlik edecek olan ok işaretlerinin hassaslık derecesi ve hatta virajlara girerken otomobilimizin otomatik olarak yavaşlaması gibi hassas ayarlar söz konusu. Şahsen test sürüşümün sonunda oyunu kolaylaştıran bütün ayarların açık olduğu bir tavsiye listesiyle karşılaştım. Ehliyeti bile olmayan bir adam olarak bu durumu haklı görmedim de değil açıkçası. Bu ayarlara biraz zaman ayırmanızı tavsiye ediyorum; çünkü Shift gerçekten sürüş yeteneği isteyen bir oyun olmuş. Zorluk derecesini ve diğer hassas ayarları istediğiniz zaman değiştirebilme lüksüne sahip olduğunuz için başlangıçta oyunun size vereceği tavsiye listesine uymanız en doğru karar olacaktır.

Bu hassas aşamayı nihayete erdirdikten sonra aynı otomobille küçük bir yarışa katılıyoruz. Bu yarışın sonunda dereceye girersek 23.000$, yarışı birincilikle bitirdiğimiz zamansa 40.000$ kazanıyoruz. Dolayısıyla bu yarışın sonucu, bu aşamadan sonra satın alacağımız otomobilin kalitesini doğrudan etkiliyor. (Ben dedim size tavsiye listesine uyun diye!) Şimdi sıkı durun! Çünkü bu aşamada gerçek hayatınızda belki de asla rastlayamayacağınız bir otomobil galerisine gireceksiniz; hatta bu galeriden bir adet otomobil satın alacaksınız! Shift’in otomobil galerisi fazlasıyla tatmin edici olmuş arkadaşlar. Tier 1 galerisinde Audi, Nissan, Honda, Ford, Volkswagen ve BMW gibi seçkin markalara ve bu markaların çeşitli modellerine rastlayacaksınız. Tier 2 galerisinde bu markalara Dodge, Chevrolet, Lotus, Subaru Impreza ve Porshe gibi markalar eklenecek. Tier 3 ve Tier 4 galerisinde Lamborghini, Mercedes-Benz, Lexus ve Mclaren gibi sanat eserlerini bulacaksınız. Drift galerisinde ise yine oldukça kalabalık bir liste sizi bekliyor olacak.

Otomobilinizi satın aldıktan sonra ona bakım yapmadan, onu hayalinizdeki otomobile dönüştürmeden yarışlara katılmayı düşünmüyorsunuzdur herhalde. O halde şimdiden randevularınızı iptal edin; çünkü işiniz uzun sürecek. Öncelikle otomobilinizin rengini belirleyecek, daha sonra üzerine çıkartmalarını yapıştıracak ve son aşamada da şık bir jant modeli seçeceksiniz. Detaylı bir çalışmanın sonunda “İşte bu benim arabam!” deme şansınız çok yüksek. Bunların haricindeki hazır görsel seçenekleri de tercih edebilirsiniz. Tabii ki böyle şık bir otomobilin performansa da ihtiyacı olacaktır ve bu konuda Shift’in size oldukça fazla seçenek sunacağından emin olabilirsiniz.

Uzun ve keyifli bir giriş aşamasından sonra kariyer adımlarınızın ilkini atmış olacaksınız. Oyundaki amacımız, Tier 1, 2, 3 ve 4 şeklindeki aşamalarda yer alan yarışlara katılmak, bu yarışlardan elde edeceğimiz yıldızları toplamak ve para kazanmak. Yıldız sayımız arttıkça kilitli olan diğer yarışlar ve Tier aşamaları açılıyor. En büyük hedefimizse Tier yarışlarını yalayıp yuttuktan sonra açılacak olan World Tour ve Championship yarışlarına katılmak.

Normal yarışların yanı sıra -diğer NFS oyunlarından aşina olduğumuz- Time Attack ve Drift yarışları da oyuna dahil edilmiş durumda. Yeni bir yarış çeşidi olan Car Battle ise tek bir rakibe karşı birebir mücadele edilen, çok da orijinal olmayan bir yarış çeşidi. Oyuna keşke Drag yarışları da eklenmiş olsaydı da şöyle bol bol adrenalin fışkırtsaydık ortalığa ama maalesef bu sene Drag yarışlarından mahrum kalacağız. Neyse, seneye artık...
Hızlıyım, duyarlıyım, agresifim, seviyeliyim...
Shift’in kabasını aldık, geriye yenilik olarak bahsedilmesi gereken detaylar kaldı. Bakalım nelermiş bu detaylar. Kariyeriniz boyunca sadece yarışacağınızı, para kazanacağınızı ve gıcır gıcır otomobillere sahip olacağınızı düşünüyorsunuz, değil mi? Yanılıyorsunuz; çünkü Shift, sizin karakterinizi de açığa çıkaracak. Yarışlarınızı sakin sakin, kenardan kenardan, etliye sütlüye karışmadan tamamlarsanız “Precission”, yani “duyarlı” puanınız artacak. Yok, eğer “Ben çirkef bir şoförüm! Vurmadan kırmadan yarış mı yapılırmış!” derseniz puanınız “Agression”, yani “agresif” yönünde artacak. Agresif veya duyarlı olmanın size ne kazandıracağı konusunda net bir şey söyleyemiyorum ama tahminimce bu durum, katılacağınız online yarışlarda sizin karakterinizi ortaya koyacak.

Online dedim, değil mi? Evet, nihayet online oynayabileceğimiz bir NFS oyunumuz var. Oyunun online modunun “Versus” başlığı altındaki Ranked Match ve Unranked Match seçeneklerini kullanarak kendinizi canlı bir yarış ortamına dahil edebileceksiniz. Driver Duel seçeneğinde ise rakibinizle birebir mücadele vereceksiniz. Bütün bunlara artı olarak oyuna bir de seviye sistemi eklenmiş durumda. Yarışlarınızdan kazanacağınız tecrübe puanlarınız sayesinde seviye atlayacaksınız ve 50. seviyeye kadar yükselebileceksiniz. Her seviye atladığınızda ise yeni bir otomobil çeşidini, yeni bir jant takımını veya yeni bir görsel eklentiyi açmış olacaksınız.

Yeni bir NFS oyunundan haklı olarak kaliteli bir görsellik beklersiniz, değil mi? Merak etmeyin, Shift size bu kaliteyi sunacak. Sahip olduğunuz veya sahip olmak istediğiniz otomobilleri size saatlerce izletebilecek kadar kaliteli bir görselliğe sahip Shift. Tabii ki bu görselliğe, pistlerin içerisine yerleştirilmiş olduğu şehir tasarımlarının kalitesi de dahil; hatta kendinizi şoför koltuğunda hissedeceğiniz yeni bir kamera açısı da sizi bekliyor. Ben yarış oyunlarında genelde dış kamerayı tercih ederim ama Shift’i şoför koltuğuna oturarak oynamak gerçekten çok ayrı bir zevk. Bu bakış açısıyla oynarken ciddi bir kaza yaptığınızda ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Şunu da söyleyeyim; bu yeni oyunu hiç beğenmeme ihtimaliniz de var ama sadece oyunun galerisindeki otomobiller bile Shift’e yüklü bir puan kazandırmaya yetiyor. İlla ki bir kıssadan hisse isterseniz, benim son sözüm şu olur: Hızınızı alamıyorsanız NFS’den vazgeçmeyin!

Saol Güzel Paylaşım...

Saol Güzel Paylaşım...