Acını Çekeceksin
Acı, keder ve biraz pişmanlık çilesinden sonra mutluluk artık
Hazırdır sizi kucaklamaya…
Acıyı unutmayı kendine dert etmeye deger mi? Şöyle gerçekten kocaman
bir derdiniz varsa, buyurun acısını çekin; Yoksa, kusura bakmayın,
sizin acınız bana tat vermedi; ben kendi acıma yetişeyim...
Acının tadı çekilmedikçe ekşiyip bozuluyor; üstelik bozulurken
büyüyüp çatallaşıyor, yutulamaz oluyor. Tıpkı ertelenen mutluluk
gibi, ertelenen acılar da hislerin en beteri `pişmanlık' ile öcünü
alıyor.
Korkmayın; yasınızı tutun. Acının da tıpkı mutluluk gibi bir lezzeti
vardır. Bir izin verin kendinize, sımsıkı yapışın dertlerinize!
Yeterince görkemli olmasalar da, acılarınız hayallerinizin yoluna
dikilebiliyorsa eğer, yeterince gerçektirler.
Derdinin sorumluluğunu yüklenip acısını çekemeyen her kimse, yaşayrak
tadından hak isteyemez. Üstelik çekilen acılar değildir insanı
yaşayrak kıyısına sürükleyip ruhsuz bir ölümün kollarına bırakan;
çekilmeyen acıların geç kalmış pişmanlığındaki korkudur insanı
ölmeye çeken...! Ne demiş filozof? "Beni öldürmeyen acı bana güç
verir"...
Günün birinde, arabesk kederlerinizin kıyısından mutluluğa olta
atarken, ömrünüzü ertelenmiş acılar ve sevgilerle boşa harcamakta
olmanın pişmanlığını yakalarsanız, geç kalmış olmayacaksınız. Sadece
hatırlayın ki zamanı toptan yaşayamazsınız; tez elden, acının ve
sevginin elinden saygı ve sorumlulukla tutun, ve bugünü yarına
ısmarlamaktan vazgeçin yeter....
Yaşanmış olanın en iğrenç gerçekliğinden bir güzellik bilgisi
çıkarabilen, yalanı ve yanlışı bir başka gerçeğin örtüsü gibi görüp
sabırla karşılayan, aşkın koynuna masum bir güven içinde girenler,
acılarının sorumluluğunu çoktan üstlenmiş kişilerdir.
Ve aşk aslında çoğu zaman acıların paylaşım hazzıdır.
*Talihsizliklerim içinde kıvranan yüreğimin acılarını hiçbir şey
sevimli bir kadının onları okşaması kadar yumuşatamadı. (dememiş mi?
J.J.R.)
Acınızın yasını tutmayı güçsüzlük saymayın. Acının bilgisi sizi daha
da güçlü kılacaktır.